GÜL YAPRAĞININ HİKAYESİ
- Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu.
- Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.
- Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.
- Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu.
- Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist, kapıda duran yabancıya baktı.
- Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı.
- Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
- Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı.
- Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti.
- Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.
- Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
- İçerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı..